Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bosna-Hersek’in Srebrenitsa şehrinde 1995 yılında gerçekleştirilen soykırımın yıldönümünde bir mesaj yayımladı. Bu mesajda, yaşanan trajedinin unutulmaması gerektiğine vurgu yapıldığı gibi, uluslararası topluma da adalet ve insan hakları konusunda sorumluluklarını hatırlatıldı. Srebrenitsa Soykırımı, Avrupa topraklarında işlenen en büyük soykırımlardan biri olarak tarihte yerini alırken, bu tür olayların bir daha yaşanmaması için gereken tedbirlerin alınması gerekliliği ifade edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesajında Srebrenitsa'nın Bosna Savaşı sırasında yaşanan acı olayların sembolü haline geldiğini belirtti. 1995 yılında, BM'nin güvenli bölge ilan ettiği Srebrenitsa’da, Sırp güçleri tarafından 8,000’den fazla Boşnak erkeği ve çocuğu hunharca katledilmişti. Bu olay, sadece uluslararası hukuk açısında değil, aynı zamanda insanlık vicdanı açısından da büyük bir utanç kaynağı olarak tarihe geçmiştir. Erdoğan, “Bu acı olayları unutmamak ve unutturmamak hepimizin sorumluluğudur. Srebrenitsa, insanlığa karşı işlenen suçların unutulmaması için bir hatırlatma olmalıdır,” dedi.
Cumhurbaşkanı, mesajında adaletin sağlanmasının önemine de dikkat çekti. Srebrenitsa’daki olayların üzerinin örtülmesinin, toplumlar arası güvenin sarsılmasına sebep olacağını ifade etti. Bu bağlamda, uluslararası toplumun bu tür insanlık suçlarını önleme konusunda daha fazla sorumluluk alması gerektiğini vurguladı. Erdoğan, “Sadece Srebrenitsa değil, dünyanın dört bir yanında yaşanan benzeri olaylar karşısında sessiz kalmak kabul edilemez. Bizler, geçmişten ders çıkartarak geleceğimizi inşa etmeliyiz. İnsan hakları, tüm devletlerin öncelikli görevi olmalıdır,” şeklinde konuştu.
Erdoğan’ın bu mesajı, özellikle Bosna-Hersek’te yaşayanlar ve tüm dünya genelinde soykırımların bir daha yaşanmaması için mücadele edenler açısından büyük bir anlam taşımaktadır. Hatırlatmak gerekir ki, Srebrenitsa Soykırımı’na dair uluslararası mahkemelerde verilen kararlar bile, faillerin adalet önüne çıkarılmasının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Bu nedenle Cumhurbaşkanı’nın çağrısının önemi, sadece tarihsel bir olaya dair değil, günümüzdeki insan hakları ihlalleriyle de doğrudan ilişkilidir.
Srebrenitsa Soykırımı’nın yıldönümü, sadece bir anma günü değil; aynı zamanda uluslararası insan hakları anlaşmalarının ve sözleşmelerinin hatırlatıldığı, bu yönde sorumluluklar üstlenilmesi gereken bir gün olmalıdır. Erdoğan, “Artık dünya, barış içinde yaşamak ve insanları ayıran her türlü nefretin önüne geçmek zorunda. Biz Türkiye olarak, bu tür trajedilerin bir daha yaşanmaması adına gereken her türlü desteği vermeye hazırız,” diyerek, Türkiye’nin bölgedeki rolüne ve uluslararası barışa katkı sağlama isteğine de dikkat çekti.
Bu önemli anma etkinliği aynı zamanda, BM ve diğer uluslararası örgütlerin daha etkin rol alması gerektiğine dair bir çağrıdır. Kapalı kapılar ardında yapılan tartışmaların ötesine geçilerek, somut adımlar atılmasının zamanı gelmiştir. Hem geçmişin acılarını unutmamak hem de gelecekteki trajedilerin önüne geçebilmek adına, dünya genelinde dayanışma ve iş birliği içerisinde hareket edilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Srebrenitsa Soykırımı’na dair verdiği mesaj, sadece tarihi bir hatırlatma olmanın ötesinde, insanlık adına bir sorumluluk ve adalet çağrısı olarak algılanmalıdır. Tarih boyunca yaşanan acı olayların yaşanmaması adına, her bireyin ve her ulusun üzerine düşen önemli görevler vardır. Unutmayalım ki; barış, birliktelik ve adalet, hepimizin ortak arzusu olmalıdır.